Yapılan araştırmalara göre, bugün yaklaşık erkeklerin % 40’ının kadınların ise % 20’sinin evlilikleri sürerken başka bir ilişki yaşadıkları tahmin edilmektedir. Aldatmanın genel tanımı ‘ iki kişi arasındaki sözleşmeyi bozan her tür davranış’ olarak yapılmaktadır. Bu alanda çalışan Frank Pitman kitabında aldatmayı ilişkinin ihanete uğraması olarak tanımlar.
Evlilik yaşantısında çocuk kaybından sonra en stresli yaşam olayı olarak belirlenen aldatmanın yıkıcı etkisi sadece eşlerden birinin evlilik dışı cinsel ilişki yaşaması yüzünden değil, temelde yalan ve gizlilik yüzünden olduğu görülmektedir. Yalan ve yalanı gizlemek ‘eşi atlatmak için girilen kasıtlı bir çaba harcamak’ yıkıcı oluyor.
Aldatmanın Aldatılan Eş Üzerindeki Psikolojik Etkilerine baktığımızda şu şekilde özetlenebilir; öfke, güven kaybı, kişisel ve cinsel güvende azalma, öz-saygının hasar görmesi, terk edilme korkusu, bunaltıcı yoğun duygular, kontrol duygusu, adalet duygusu görülmektedir.
Çiftler terapiye bu sorunla geldiklerinde, çoğunlukla büyük bir duygusal kargaşa yaşadıkları görülür. Eğer, çift birlikte bu sorunu aşmaya adarsa kendini terapi hem birey için hem de çift için bir dönüm noktası olabilmektedir. Çünkü bu onlara yeni gelişmelerin, anlayışların ve bağlılığın kapısını açar. Ancak ilişkinin tekrar inşası, iki kişilik bir iştir. Buradan her iki eşin de üstüne düşen görevler vardır. Bunu aldatılan eşin tek başına gerçekleştirmesi mümkün değildir. Yeniden inşanın gerçekleşmesi büyük ölçüde evlilik dışı ilişkisi olan eşin çabası ile paraleldir.
Çift, ilişkilerinde en çok zorlandığı, problem yaşadığı alanları bir uzmanla birlikte belirleyerek bunlar için destek alıp çözümler üretmelidir. Bu problem alanları; iletişim, karar alma, problem çözme, cinsellik, maddi konular, sosyallik, aile ilişkileri olabilir.